Cumhuriyet Dönemi

     Cumhuriyet döneminde, izcilik çalışmalarının belirleyici öğesi, ulusun savunması ve vatanın korunması olmuştur. Bütün izcilik kurumlarında, izcilerin savaş zamanında gerekirse silahını alıp cepheye koşacağı ya da geri hizmetlerdeki işleri yapacakları hedef olarak konmuştur. Türk ulusunun kazanacağı zaferlere katkıları vurgulanmıştır. Mili Mücadele sonrasında izcilik yeniden yapılandırılmıştır. İstanbul ve Anadoludaki okullar izcilik şubelerini oluşturmuşlardır. 1923’de TBMM Hükümeti İstanbul Vilayeti Türk İzciler Ocağı Nizamname-i Esasini yayımladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün koruması altında kurulan bu kurumda baş izciliğe ise bizzat Atatürk getirilmiştir. 1 Mart 1923’de kurulan bu yeni izci örgütü 22 Mayıs 1923’de Öğretmen Okulunda ilk toplantısını yaptı.



      Bu tarihten sonra izcilik çalışmalarının Cumhuriyet dönemi içinde ilk kez yasal eğitim kurumları için ele alınması, Eğitim Bakanlığının bu konuya yer vermesi 15 Temmuz 1923 yılında toplanan, Birinci Heyet-i İlmiye’ toplantılarında gerçekleşmiştir. Heyeti ilmiye, genel kültürden, mesleki eğitim verilmesine kadar birçok konuyu ele almış ve okullardaki sosyal etkinlikleri düzenlerken izciliğe özel önem vermiştir. İzciliğin okullarda özellikle sultanilerde kurulmasına ilişkin yönetmeliğin çıkarılmasında ilk atılımları yapmıştır.

       Türkiye Büyük Millet Meclisi Maarif Vekaleti (Eiğtim Bakanlığı) Sultani (lise)’lere ilişkin düzenlemede ilk kez sultanilerde izcilik birimlerinin oluşturulması ele alınmıştır. 1923 yılı içinde toplanan Birinci Heyet-i ilmiye Kararları” Sultani izcilik Teşkilatı Esasiyesi” (Yönetmeliği) içinde ele alınmıştır. 1922’de kız ve erkek Sultanileri kız ve erkek idadileri için hazırlanan ders çizelgelerine Beden Eğitimi dersi konmamış, fakat aynı yılın orta okul ders çizelgelerine birer saat Beden Eğitim Dersi konmuş olması, 1923 tarihli Heyet-i ilmiye’nin gündeminde izciliğin ele alınması bu etkinliğe yer verildiğini göstermektedir. Özellikle 1922 yılında Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra gelinen çağdaşlaşma hareketlerine paralel olarak izcilik Ortası Kurulmuştur. Bu ortanın başkanlığı eğitim müdürlüğüne verilmiş ancak, bu durum izciliğin farklı ellere geçmesine ve ilginin azalmasına yol açmıştır. Bunu gören ilgililer, Cumhuriyetin kurulmasından sonra yasal temellerini oluşturmuşlardır.
     Birinci Heyet-i ilmiye eğitim tarihimiz açısından ulusal eğitim anlayışının kurulması ve yürütülmesi için ilk çabaların gösterildiği geniş katılımlı bir oluşum olarak izciliğe de katkıda bulunmuştur. İzcilikle ilgili maddelerin Sultani’lerin kuruluş yönetmeliğine konulmasında Galatasaray Lisesi müdürü Faik Bey ve İsveç’te beden eğitimi konusunda yetişip ülkeye geri dönmüş olan Selim Sırrı Tarcan’ın çabalarını vurgulamakta yarar vardır. Çünkü Birinci Heyet-i İlmiye Tutanaklarına bakıldığında Galatasaray lisesi müdürü Faik Bey ve beden eğitim öğretmeni Selim Sırrı Tarcan’ın ve Büyük İzci Ortası (adı verilmemiş) ına katılanlar içinde yer aldıklarını görüyoruz. (BirinciHeyet-i İlmiye Tutanakları). Heyet-i ilmiye toplantısında en çok önem verilen konulardan biri beden eğitimi ve izcilik olmuştur. Bu etkinliklerin kurumsallaması için komut öneriler verilmiş ve okulların bu konuya bilimsel yaklaşmaları gerektiği özellikle Selim Sırrı Tarcan ve Faik Bey tarafından vurgulanmıştır. Toplantının sonunda Beden Eğitimi ve izcilik Komisyonu önemli kararları içeren raporunu yayımlamış, bir izci ve keşşaf teşkilatı kurulması hakkında somut öneriler getirmiştir        Atatürk bizzat Albay rütbesindeyken, Avrupa’daki izcilik çalışmalarını yakından görmüş ve izciliğin önemi ve gereği üzerinde ayrıntılarıyla durmuştur.
İzciliğin çok yönlü olan amaçlarını milli, insani, sağlık ve eğitim yönlerinden taşıdığı değeri belirtmiştir. Kurtuluş savaşından sonra kalkınma çabası içine giren ülkemizde, izcilik Cumhuriyetin ilk yıllarında duraklama dönemine girmiş ama Cumhuriyetin ilanından sonra izciler ulusal bayramlarda ve geçit törenlerinde büyük sayılarla kendilerini göstermeleriyle tekrar canlanmıştır. 1927 yılından itibaren sayıları hızla artan izciler, 1935 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 2773 sayılı kanun ile Beden Eğitim ve İzcilik Müdürlüğünün kurulmasıyla beraber hukuki olarak tanınmışlardır. Böylece izcilik belli kural ve ilkelere balanmıştır. Girişilen hazırlık çalışmalarından sonra, bu çalışmaların ilk ürünleri ortaya çıkmış ve 1942 yılında izcilik gelişme yolunda yeni bir aşamaya ulaşmıştır. Orta dereceli okullarda birer “İzci Oymağı” kurulmuş eski izci oymakları kaldırılmıştır. Bakanlığın verdiği bir emirle, okullarda izcilik çalışmaları için belli bir kıyafetin zorunlu olmaması da vurgulanmıştır. İzcilikte salık, ahlak, yurt sevisi ve bilgisi yönünden gözetilen amaçlara yönelmek için 1943 Temmuzunda 12 çeşit izci oymağından 450 izci kampa çıkarılmıştır. Öğrenciler bu kampları şehirlerden uzak noktalarda ve çadır hayatında geçirmişlerdir. Kamplar 10 gün sürmüş, bu süre içinde izciler kamplara yakın köylere yaptıkları gezintilerle bilgiler edinmişlerdir. 1928 tarih ve 1246 sayılı kanunun birinci maddesi gereğince “Türkiye Cumhuriyetinde okullarda izcilik, keşşaflık, boyscoutluk veya diğer herhangi isim ve unvan altında izcilik teşkilatının oluşturulması hakkı Türk vatandaşlarına aittir” maddesi ile izciliğin oluşumu kanuni hükme bağlanmış ve kanunun 2., 3. maddelerinde ilgili konular düzenlenmiştir.” Kuruluşu Osmanlı devletine uzanan izcilikle ilgili ilk çalışmalar askeri liderlerin öncülüğünde gerçeklemiştir. İlk izci lider yetiştirme kursu, 24 Nisan 1914 yılında açılmıştır. Haziran 1914’de açılan kursa 260 kişi katılmış, 26 Temmuz 1914 tarihinde İstanbul/Kilyosta ilk izci kampı açılmıştır. Cumhuriyetle birlikte, izcilik çalışmaları Milli Eğitim Bakanlığı (Daha önceki adıyla Eğitim Bakanlığı) içerisinde sürdürmüştür. 1947 yılında ilk resmi yurt dışı çalışması Fransa Massion Jamboresinde gerçekleştirilmiştir. 1 Aralık 1950 tarihinde Dünya İzcilik Teşkilatına üyelik işlemlerimiz kabul edilmiştir. 1980 sonrasında çalışmalar aksaklığa uramış, 1983 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının birleştirilmesi ile kurulan “ Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı” döneminde izcilik çalışmaları farklı boyut kazanmış, izcilik çalşımaları örgün ve yaygın öğretim kurumlarına indirgenmiş, 1990 yılında Milli Eğitim Bakanlığı içinde “Okul içi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Dairesi” kurulmuş, Başbakanlık Genel Müdürlüğü içinde de İzcilik Federasyonu kurulmuş, örgün öğretimin yanısıra üniversitelerde izcilik çalışmalarının yürütülmesi amaçlanmıştır. Cumhuriyet döneminde izciliğin amaçlarından birisi de okulun duvarları içine sıkışmış olan öğrencileri, bulundukları ortamdan dışarı çıkararak, doğayı tanıtmak ve buralardaki hayatı göstermek ve onları doğayla içiçe getirmek önemli bir hedef olmuştur. İzciliğin hedefleri şu ana balıklar altında toplanmıştır,
1. Bıktırmayan, bilinçli, ahlak disiplini içinde, sağlam bir karakter geliştirmek ve çocuklara sorumluluk kazandırmak,
2. Bireylere beceri kazandırmak, düşünce sahibi olmalarına yardımcı olmak, tartışma ve eleştirel düşünmelerini sağlamak,
3. Sağlık, enerji, dayanıklılık ve yaşama sevincini aşılamak,
4. Toplumu sevmeyi ve ona hizmet etmeyi öğretmek,
5. İdeal sahibi yapmak,
6. Mücadeleye alıştırmak,
7. Disiplinli hale getirmek,
8. Çocuğu bugünle beraber yarına da hazırlamak, herhangi bir durumda yurt savunmasını başaracak güç sahibi yapmaktır.
      Bu hedeflere bakıldığında, Cumhuriyetin ilk yıllarından II. Dünya savaşı yılları da dahil olmak üzere, izcilikte hedeflenen olgunun, bireyleri aynı zamanda yurt savunmasına hazırlamak ve onları bu konularda bilinçli hale getirmek olduğu ortaya çıkacaktır. Örneğin M. Kemal Atatürk izciliğin önemini, yayılması gerekliliğini ve amacını şu sözleriyle açıklamakta; “Yurt savunması bakımından da hayli önemli olan izcilik, ferdi ve milli eğitim bakımlarından da o nispette önemlidir. Bütün hükümetlerde, izcilik teşkilatı birbiri ile adeta yarışırcasına yayılmakta, genişlemekte ve mensuplarını fikren, ahlaken, ilmen ve beden yetiştirmektedir”
İzciliğin parolası “Daima Hazır!”.
Buradaki temel ilke, nasıl hareket edip, ulus için nasıl yararlı olabilirim gerektiğini göstermektir.